Quantcast
Channel: Umud'um...
Viewing all 71 articles
Browse latest View live

çeşit çeşit cover..seç beğen al..ve sonunda EDEPSİZ KOMEDYA..TA-TA!!

$
0
0

PİJAMA - BOŞVERMİŞİM...





PAPYON - ALIŞMAK SEVMEKTEN ZOR..




DUMAN - OLMADI YAR (FAVORİM HEM DE ÇOK)






UMUT KAYA - GÜL GÜZELİ





AYYUKA - BENİ DE ALLAH YARATTI (HASTASIYIMMM)





dışardayım..denize ayaklarımı sokma şansım var ama ben yapmiyorum birazdan yapcam onu..şimdi nemli çimlerde uzandım kulaklarımdan tüm bedenime yayılan bir şarkı..
sözler,ıpılık bir rüzgar tepemde..buz gibi biram da var..ohhhh..misss...
defalarca defalarca aynı şarkıyı başa alıp dinliyorum..

Veee vee bugünkü keşfim.. "EDEPSİZ KOMEDYA" allam bayıldım çok güzell...




gözlerin ya vardı aklımda
biz çoktan unuttuk dünya dediklerini
aşk bir kaza dedin bizse sağ kurtulduk
bugün senin günün onu da mahvettin
seni sorana her yanım derim
ve dahasını da eklerim
ellerini uzat ki dokunsun
parmakların bugün




şu gölgelikte uyuyasım var..

$
0
0

Sabah gözümün önünde bir sis perdesi ile uyandım hala tam aralayabilmiş değilim..
bi de bu sıcak canımı sıkıyor!





 

New York'ta da İstanbul'da da "Batsın bu dünya"

$
0
0

Başlık da benim değil yazı da..ben okudum siz de okuyun deyü alıntı yaptım bugün..Yıldız'ın yazılarını seviyorum..

                                      




Benim dengemi bozmayınız...

$
0
0




Sizin alınız al inandım
Morunuz mor inandım
Tanrınız büyük amenna
Şiiriniz adamakıllı şiir
Dumanı da caba
Dumanı da caba
Dumanı da caba
Dumanı da caba
Bütün ağaçlarla uyuşmuşum
Kalabalık ha olmuş ha olmamış
Sokaklarda yitirmiş cebimde bulmuşum
Ama sokaklar şöyleymiş
Sokaklar şöyleymiş
Ağaçlar böyleymiş
Sokaklar şöyleymiş
Ağaçlar böyleymiş
Ama sizin adınız ne
Benim dengemi bozmayınız
Ama sizin adınız ne
Benim dengemi bozmayınız
Sokaklar şöyleymiş
Ağaçlar böyleymiş
Sokaklar şöyleymiş
Ağaçlar böyleymiş
Aşkım da değişebilir gerçeklerim de
Pırıl pırıl dalgalı bir denize karşı
Yan gelmişim diz boyu sulara
Hepinize iyi niyetle gülümsüyorum
Hiçbirinizle döğüşemem
Siz ne derseniz deyiniz
Benim bir gizli bildiğim var
Sizin alınız al inandım
Morunuz mor inandım
Ben tam kendime göre
Ben tam dünyaya göre
Ama sizin adınız ne
Benim dengemi bozmayınız
Sokaklar şöyleymiş
Ağaçlar böyleymiş…

antonin dvorak - humoresque

Çocuklarda disiplin eğitimi..Tamam da sınırı peki?

$
0
0

Şu anda okuduğum kitabın adı bi değişik; Kaplan Anne'nin Zafer Marşı..

Amy Chua isimli çinli bir anne tarafından yazılmış kitap.


Arka Kapak yazısı;

"Çok satanlar listelerinde 1 numara"
ABD, New York Times, İngiltere, Sunday Times, Almanya, Der Spiegel

ABD, Almanya, Brezilya, Çin, Danimarka, Fransa, Hollanda, İngiltere, İspanya, İsrail, İsviçre, İtalya, Japonya, Norveç ve Rusya dâhil, 25 ülkenin ardından, şimdi de Türkiye'de


Çinli anne Batılı anneye karşı mı?

Dünya güçleriyle yarışmaya başlayan Çin'in bu başarısının ardında Doğu disiplini görülüyor; Kaplan Anne'nin Zafer Marşı, bu disiplinin çekirdek ailedeki pratiğini tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor.

Amy'nin kızlarının şunları yapmaları yasak: yatıya kalmak, çocukların bir araya getirildiği oyun gruplarına gitmek, okul tiyatrosunda rol almak, televizyon izlemek ya da bilgisayar oyunları oynamak, kendi ders dışı etkinliklerini seçmek, A'dan daha düşük bir not getirmek, keman ya da piyanodan başka bir enstrüman çalmak, keman ya da piyano çalmamak.


"Chua'nın hatıratı, Kaplan Anne'nin Zafer Marşı, okunması kolay, zekice yazılmış, eğlenceli, dürüst ve biraz da hüzünlü."
Chicago Sun-Times

"Chua, tipik Asyalı çocukların sıra dışı başarılarının ardındaki sırrı açıklıyor: Çinli anne. Bu çocukları yetiştirmede başarılı olan en geleneksel yöntemi de ön plana çıkarıyor: katı, eski ve tavizsiz değerler. (!) Chua, yöntemlerinin korkutucu olduğunu inkâr etmiyor; fakat elde ettiği sonuçların tartışılmaz olduğunun da farkında!"
Publishers Weekly


Evet benim Şirin'i yetiştirme tarzıma çok uzak olan şeyleri Amy kızlarının üzerinde birebir uygulamış..Beni tanıyanlar bilir yumuşak bir anneyim ben ama Şirin'i tanıyanlar da bilir şirin de sert bir çocuk değildir..Uyku zamanını,okula gitme zamanını,evden çıkma ya da giyinme zamanına uyan sözümü dinleyen bir kız çocuğu..Elbette itiraz ettiği zamanlar oluyor..Mesela akşamları uyurken uykusundan uyanıp (o derin uykudan nasıl uyanıyor hala anlayamıyorum) bi kaç kez seslenip beni yanına çağırır..Bu hayatımızı etkileyen bir durum zira benim uyku kalitem de onun uyku kalitesi de zarar görüyor..Bi de tabi yemek mevzu var ki o zaten şirin ilk doğduğu andan itibaren hayatımızda..Hoş artık daha çok çeşit yemek yiyor (ıspanak felan da dahil buna) ama yemek yeme süresi oldukça uzun ve meşakkatli..evde öyle en azından..doğuştan peynirden nefret edenler kategorisinde..Peynir yemiyor..Böyle çok insan varmış sonradan öğrendim peynirin kokusuna dayanamazlarmış bırak tatmayı..Kızım o gruptan işte..Bu konuda henüz hiçbir şey yapamadım..Neyse işte yani sonuç itibariyle çok katı kuralları olmayan ama koyduğu  kuralları da maksimum düzeyde koruyan bir anne tarafından büyütülüyor şirine..

Bu kitap neden ilgimi çekti sorusuna da yanıtım üstte anlattıklarımdan çıkarılabilir sanırım..Çinli ebeveynlerin kuralcılık ve çocuk yetiştirmede ki katılıkları herkesçe bilinir  öyle değil mi? Fakat bu kitapta öyle şeyler okuyorum ki çocuklara acımamak elde değil..Çinli anne Amy elbette çocuklara zarar vermiyor ve kızlarını çok seviyor ancak prensipler türk annelerinin öcü görmüşçesine korkacağı tipten..

 Amy'nin ilk kızı Sophia yumuşak huylu..On sekiz aylıkken alfabeyi öğrenmiş matematikte de üstün başarılar göstermiş bi kız..Öyle ki kreşte çocuklar henüz 1'den 10'a kadar saymayı öğrenirken Amy Sophia'ya alışılmış Çin yöntemleri ile toplamayı,çıkarmayı,çarpmayı,bölmeyi,kesirleri ve ondalıkları öğretmiş bile.

İkinci kız Louisa'yı ise amy şöyle tanımlıyor: "O melek suratlı bir asi!"Hatta diyor ki; "onu düşündüğüm zaman gözümün önüne vahşi bir atı eğitmeye çalışmak geliyor.."


Ve elbette anne kızın arasındaki bu çekişmeler ve zorlukları bi kaç satır sonra Amy kendisi açıklıyor ; Kaderin cilvesi şu ki,Lulu ve ben birbirimize çok benziyoruz: Benim çabuk parlayan,çatal dilli ve hemencecik affeden kişiliğimi almış.." Tanıdık değil mi? :) 

Amy ne yaptığını bilen entellektüel bir kişilik aslında..O bir hukuk profesörü..Kendinisin yetiştirilirken aldığı ve o sebeple hukuk profu olduğu geleneksel çin eğitimini kendi kızları üzerinde uygulamış ancak şöyle bir ayrıntı var olayda..Onun çocukluğu zamanındaki gibi değil ne çocuklar ne de hayat..Gelişen teknoloji,  kolay bilgi edinme ve vericilerin zenginliği sayesinde çocuklar artık bir kuşak öncesindeki nesilden bile fazla farkındalar herşeyin..Kendilerini çok kolay ifade ediyorlar ve özgüvenleri çok çok yüksek ebeveynlerine göre..Amy işte bu nesiller arası gelişmeyi reddederek anne babasının onu yetiştirirken verdikleri gelenekler eğitimi çocuklarına vermek istiyor..Ve yapıyor da..Ancak ciddi çatışmalar yaşıyorlar özellikle lulu ile.Lulu 13 yaşındayken bir lokantada bardakları yerlere atıp annesine,"Hayattan ve senden nefret ediyorum"diye bağırmış..

Amy'ye  göre çocukların annelerini sevmelerinden çok başarılı olmaları önemli..Önlerinde ki hayatın zorluklarını düşünürsek aslında çok da yanlış bir düşünce değil ve bir çeşit fedakarlık gibi ama elbette bizler ve çinliler çok farklı kültürlere sahip toplumlarız..E baktığımızda da şu anda Çinlilerin  dünya üzerindeki güçleri tartışılmaz e bi de bize bakın..Koyun gibi nereye sürülürse oraya giden hiç bir zamda sesini yükseltmeyen üç kuruş kazanabilmek için kıçından ter akıtan bir milletiz..Fark ortada gibi!!

Kitap yayınlandığında elbette çocuk yetiştirme tarzı üzerinde epey tartışmalar yaşanmış..Time dergisine kapak olmuş kitap ve ABD,İngiltere ve Almanya'da bir numaraya yükselmiş çok satanlar listesinde..Ve karşıt eleştiriler Amy'nin bir anneden çok bir canavar olduğu yönünde hatta ölüm tehtitleri bile almış Amy..

O tüm bunlara şöyle yanıt veriyormuş;

"Bu, bir anne, iki kızı ve iki köpeği ile ilgili bir hikaye. Aynı zamanda Mozart ve Mendelssohn, piyano, keman ve Carnegie Hall'a çıkmayı nasıl başardığımızla ilgili... Bu, sözde, Çinli anne babaların Batılılardan nasıl daha iyi olduğuyla ilgili bir hikaye olacaktı. Ama onun yerine, kültürlerin acı çatışması, kısa süren bir zafer sevinci ve 13 yaşında birinin benim burnumu sürtmesiyle ilgili oldu."

Ben okurken disiplin yöntemlerini -Hiç bir zaman Amy'nin yöntemleri kadar katı olmayacaksa da-sorgulamaya başladım açıkçası..Bakalım ilerleyen sayfalar bize :) neler sunacak..

İçimden sizi öpmek geldi..

Kocaman öpücük!!


Rutkay Aziz'in altın portakal'daki açılış konuşması

see you in another life brother..


Norrda - Infinite Face

$
0
0

şahane klip..şahane müzik..bugün hep bunu dinliyorum..
İnsan her bir gün yeni bişi öğreniyor..negzel negzel...




gez göR arpacık..

$
0
0

Bayramda ben gider miyim bilemiyorum ama fırsat yaratsam gitmek istediğim yerler;

1-ABANT-YEDİGÖLLER

Bu mevsimde hele..şimdi oralar sarı-yeşil yapraklarla dolu..tam fotograf çekmelik..

Yedigöller Milli Parkı, 550 hektarlık bir alan. Vadiler arasındaki Büyükgöl, Seringöl ve Nazlıgöl gibi 7 tane göl, çeşit çeşit ağaçlarla çevrili.

Üstelik ilk gittiğimde çadır kiralandığını orda kamp kurmaya izin verildiğini söylemişlerdi..Çadır fazla öğrenci işi derseniz milli park içinde bungalowlarda doğayla başbaşa bir tatil geçirebilirsiniz. Bunun için Orman Bölge Müdürlüğü'nden yer ayırtmanız gerekiyor. Gecelik ödemeniz gereken ücret ise 50 YTL. Ancak bölgenin hemen hiçbir yerinde cep telefonlarının çekmediğini de hatırlatayım :)

yakın bir sürü otel de bulmak mümkün..Bazısı lüks bazısı mütevazi..keyf sizin..

Benim için en dikkat çeken Yurdaer Otel oldu..Mutfak Sanatları Merkezi imişş..Daha ne diyeyim..!

http://www.hotelyurdaer.com/tr/




2-ADIYAMAN-KAHTA

Nemrut dağı ile ayrı bir yakınlığım var zira Nemrut Dağı ve üzerinde kurulmuş olan Kommagene krallığı benim tez konumdu..Sayın Antiochus Theos ile zamanında epey yakınlaşmıştık..Sevgili kral dağın tepesine Yunan ve pers heykelleri ve kendi mezar-anıtını da diktirmiştir..Çok muhteşem bir olay..Son sınıfta tezi hazırlarken gitmeyi çok istemiştim ama olmamıştı..Hala kaçabileceğim ilk fırsatı kolluyorum, kendimi Antiochus'un kollarına atacağım :) Elbette bi sürü şey yapılır yenilir içilir felan filan ama sabah gün doğumunu burdan izlemek...Anlatılır gibi değil-miş! Yapmak lazım tabe..



3-KAZ DAĞI YA DA IDA DAĞI

Dört koca yılımı geçirdiğim güzel şehir Çanakkale ile Balıkesir arasında yer alan dağ sırası.
Homeros'un İliada destanında burası "Bin Pınar İda" olarak geçer..Rivayet odur ki; Şu an Zeus tapınağının olduğu yerden teee ozmanlar Zeus bi yandan Afrodit ile sevişirken bir yandan da savaş yönetirmiş..

Burda kalmak için ben olsam Tunçel Kurtiz'in ortağı olduğu Zeytinbağı'nı tercih ederdim sanırım zira şukela bir ege mutfağı görüyorum ben sitelerinde...Bi de sakindir..Ama tabi her kaliteli mekan gibi;

"İki kisilik oda ücretimiz YP 320,00-350,00 TL'dir. Hafta sonları minimum 2 gece konaklama kabul edilir."

diyorlar..

bi de site burdan; http://www.zeytinbagi.com/

diğerleri de var gayet güzeller;

Bunu da çok sevdim;

Erguvanlı ev (http://www.erguvanliev.com/index.html)



http://www.hunnaphan.com/








4-KULİNDAĞ
Burayı duymuştum ama daha önce hiç gitmedim..İstanbul'a çok yakın hemen Riva'nın dibi.. 
Terasları çok rahat ve bağımsız görünüyor..Tam kafa dinlemelik..

http://www.kulindag.com/ 



5-Club Rena 

Marmaris'ten Bozburun'a giderken bungalov evler denizin dibinde imiş..Dev Okaliptus ağaçları balık ve rakı.Hesaplı olduğunu gördüm sağdan soldan..Ama tabi kime göre neye göre??
Bi de böyle sakin yerde ne yapılır? Koklaşılır yazılır..yaz allah yaz...


 

 Gidenlere şimdiden bol keyifli günler :)

Ve bu da gidenlerin şarkısı;




farsça bilsek iyi olurdu tabi..

$
0
0



Bazı şeylerin zamanı var işte.önceden bilmek mümkün olmuyor ama bugün öğrendiğin için kendini mutlu sayıyor kaldığın yerden bi değişik devam ediyorsun..
Başıma çok büyük,yolumdan çeviren bir olay gelmedi yukardaki pragrafı okuyunca öyle gibi duruyor ama değil..Minoo Javan'ı keşfetmemden mütevellit yazıyorum bunları..Ben bugün bi değişikim..
Zaten J var büyük isminin ilk harfinde..İsfahan doğumlu Javan..İran müziğinin tartışılmaz en büyük kadın seslerinden diyorlar ona..Ve sanırım Doğu'nun kederinden sesindeki kırık dökük kederler..Hangi şarkıyı dinlersen dinle hep o keder,gam..





Sonna geçen gün param yoktu alamamıştım kitapçıdan..bayramda kıyafet yerine kitap aldım..Ayça Şen'in Kalın Kitap (İnce Yazılar) ını..Çokkk şeker..her nerdeysem açıyorum kalın kitabı içinden bi ince yazı seçip okuyorum oracıkta..Kendi kendime sırıtıp duruyorum sonna olduğum yerde.bi komik bi komik ki..!

Memo ile "maceralarını" okuyunca ene! bizde de böyle oluyor diye düşünüp bünyeyi rahatlatmak da cabası oluyor :) 

Kitap Artemis yayınlarından çıkmış..Okurken gülmek için ve aslında derinliği farketmek için..




KENAR MAHALLEDE BİR PAZAR GÜNÜ - ÇAĞDAŞ TÜRKÜ

$
0
0

ah çocukluğum ahhh...Ah benim ben olmamı sağlayan teyzemm..ah teyzemm..

dinlerken bildiğin gözlerim yaşardı yaaa!!!!





Kenar mahallede bir Pazar günü
Buğulanır toprak, yol ve damlar
Sabah güneşinin ilk akıntılarında,
Göğü turuncu bir ağ kaplar

Konuşmalar, küfürler, çocuk çığlıkları,
Öper yüzünü yeni bir sabahın
Çamaşırlar hışırdar avlularda,
Bayrakları gibi fukaralığın

Kahveye çıkar birer ikişer erkekler,
Yayılarak otururlar iskemlelerde
Çay bardakları şıngırdar, radyo bağırır,
Bir haftanın yorgunluğu atar iliklerde

Ötelerde portakal bahçelerinde
Gün ışığı dans eder, sabah yeliyle
Arklardaki sular el çırpar
Ürpertiden toprağı titretircesine

Bir çocuk çitleri usulca aşar
Geçer uyuklayan bekçinin önünden
Gömleğinin içinde bir damla kalır
Uzayıp giden portakal denizinden

Tulumbada yüzünü yıkar bir işçi
Daha uyanmayan karısına seslenerek
Kalkar kadın elinde eski bir havlu
Geceki yorgunluğu anlatır ezilerek

Bir kumru tüner dallarına
Avludaki yaşlı dut ağacının
Ona sevgiyle gülümser
Sonra sarar belini kadınının

Sokaklarda satıcıların bağırtıları
Kapıların önünde iyice tizleşir
Kenar mahallede bir Pazar günü
Böyle başladı nasıl biter kimbilir

söz: Ahmet Erhan

beste: Eftal Küçük

                                                                                                                                                                                                                

On güççük zenci

$
0
0



Ben daha önce hiç okumamıştım Agatha Christie..Aslında seviyorum polisiye gibi böyle helecanlı şeyleri ama neblim denk mi gelmedi nolduu? Neyse işte On küçük zenci'nin ,diğer kitaplarından daha bi farklı olduğunu duymuştum..Aldık geçen gün işte..Dün iş yerinde bilgisayarsız kalınca 3 saatte mi 4 saatte mi ne bitirdim kitabı..Amanın o ne heyecanlı kitap,nasıl bekliyorsun sonunu ve nasıl da bitmesine az kaldığına üzülüyorsun annatamam! Bir de kitabı okurken kafamda -kendi çapımda senaryolaştırdım ehehe! filmi çekildi mi ki acaba? 

Kitapta,kuş uçmaz kervan geçmez kazulet bi adada gerçekleşen seri cinayetleri okuyorsun ve katilin kim olduğunu tahmin etmek imkansız gibi bişi..ben edemedim misal! Yani uşak olmadığı kesindi de!(herkeş yapıyor bu ivvenç espriyi ben niçün imtina edeyim!)
Ve bir şiirdeki sıralamaya uygun şekilde işleniyor cinayetler..ahanda şiir;

on küçük zenci yemeğe gitti, birinin lokması boğazına tıkandı. kaldı dokuz,
dokuz küçük zenci geç yattı, sabah biri uyanamadı, kaldı sekiz,
sekiz küçük zenci devon’u gezdi, biri geri dönmedi. kaldı yedi,
yedi küçük zenci odun kırdı biri baltayı kendine vurdu. kaldı altı,
altı küçük zenci bal aradı, birini arı soktu. kaldı beş,
beş küçük zenci mahkemeye gitti, biri tutuklandı. kaldı dört,
dört küçük zenci yüzmeye gitti, birini balık yuttu. kaldı üç,
üç küçük zenci ormana gitti, birini ayı kaptı. kaldı iki,
iki küçük zenci güneşte oturdu, birini güneş çarptı. kaldı bir zenci.
bir küçük zenci yapayalnız kaldı. gidip kendini astı. kimse kalmadı.

ne acaip di mi? ürkünç hatta!

Bu şiirle bütünleşen bir durum daha var o da birbirini hiç tanımayan ölmeye aday bu on kişinin her biri için yemek masasının tam ortasında 10 küçük zenci biblosu vardır..İnsanlar ölmeye başlar ve biblolar da gitgide azalmaya..her ölen bir kişi için bir biblooooo..abooooo!! ya kitap çok heyecanlıydı valla abartmıyorum..sonlarına doğru sçtırta sçtırta okutuyor agatha teyzem..Öyle bi yazmış ki sen de o adadasın hem tırsıyor hem çıldırcak gibi oluyor hem de acıkıp soğuk et felan yiyorsun..Ehehehe adamlar patır patır ölüyor ama yine de yemeğe devam..Belki de yazar burda hayat işte ölenler var çıldıranlar var ama insan yaşamaya devam eder demenk istemiştir.Belki de istememiştir bana öyle geldi..

Kitapta yer alan on kişi geçmiş yıllarda birisine ya da birilerine dolaylı ya da direkt zarar vermiş (ölümüne yol açmış ) kişiler...Ve aslında  tanımadıkları bir insandan aldıkları daveti parasız bir tatil olarak değerlendirip tası tarağı toplayıp "zenci"adasına gidiyorlar..Sonra ilahi adalet-adelatin gerçekleşmesi  durumları falan felan..
 
Neyyyyseeea işte korku ile karışık bir haz duygusu yaşamak istiyorsan al oku! 

Şimdi diğer bilmem kaç kitabında sıra;

1920Ölüm Sessiz Geldi
The Mysterious Affair at Styles
Hercule Poirot
Arthur Hastings
Başmüfettiş Japp
1922Gizli Düşman
The Secret Adversary
Tommy ve Tuppence
1923Dersimiz Cinayet
Murder on the Links
also The Murder on the Links
Hercule Poirot
Arthur Hastings
1924Kahverengi Elbiseli Adam
The Man in the Brown Suit
Anne Beddingfeld
Albay Race
1925Köşkteki Esrar
The Secret of Chimneys
Başkomiser Battle
1926Roger Ackroyd Cinayeti
The Murder of Roger Ackroyd
Hercule Poirot
1927Büyük Dörtler
The Big Four
Hercule Poirot
Arthur Hastings
Başmüfettiş Japp
1928Mavi Tren'in Esrarı
The Mystery of the Blue Train
Hercule Poirot
1929Dört Neşeli Arkadaş
The Seven Dials Mystery
Bill Eversleigh
Başkomiser Battle
1930Ölüm Çığlığı
The Murder at the Vicarage
Miss Marple
1931Sittaford Malikanesi'nin Gizemi
The Sittaford Mystery

also Murder at Hazelmoor
Inspector Narracott
1932Cesetler Ağlamaz
Peril at End House
Hercule Poirot
Arthur Hastings
Başmüfettiş Japp
1933Lord Edgware'yi Kim Öldürdü
Lord Edgware Dies

also Thirteen at Dinner
Hercule Poirot
Arthur Hastings
Başmüfettiş Japp
1934Doğu Ekspresi'nde Cinayet
Murder on the Orient Express

also Murder in the Calais Coach
Hercule Poirot
1934Ceset Dedi Ki
Why Didn't They Ask Evans?

also The Boomerang Clue
Bobby Jones
Frankie Derwent
1935Üç Perdelik Cinayet
Three Act Tragedy

also Murder in Three Acts
Hercule Poirot
1935Ölüm Diken Üstünde
Death in the Clouds

also Death in the Air
Hercule Poirot
Başmüfettiş Japp
1936Cinayet Alfabesi
The A.B.C. Murders

also The Alphabet Murders
Hercule Poirot
Arthur Hastings
Başmüfettiş Japp
1936Gece Gelen Ölüm
Murder in Mesopotamia
Hercule Poirot
1936Briç Masasında Cinayet
Cards on the Table
Hercule Poirot
Albay Race
Başkomiser Battle
Ariadne Oliver
1937Sessiz Tanık
Dumb Witness

also Poirot Loses a Client
Hercule Poirot
Arthur Hastings
1937Nil'de Ölüm
Death on the Nile
Hercule Poirot
Albay Race
1938Ölümle Randevu
Appointment with Death
Hercule Poirot
1938Noel'de Cinayet
Hercule Poirot's Christmas

also Murder for Christmas
also A Holiday for Murder
Hercule Poirot
1939Zehiri Kim Verdi
Murder is Easy

also Easy to Kill

1939On Küçük Zenci
And Then There Were None

also Ten Little Indians
also Ten Little Niggers

1940Esrarengiz Sanık
Sad Cypress
Hercule Poirot
1940İskemlede Beş Ceset
One, Two, Buckle My Shoe

also An Overdose of Death
also The Patriotic Murders
Hercule Poirot
Başmüfettiş Japp
1941Ölüm Oyunu
Evil Under the Sun
Hercule Poirot
1941N veya M?
N or M?
Tommy ve Tuppence
1942Cesetler Merdiveni
The Body in the Library
Miss Marple
1942Beş Küçük Domuz
Five Little Pigs

also Murder in Retrospect
Hercule Poirot
1942Cinayet Reçetesi
The Moving Finger

also The Case of the Moving Finger
Miss Marple
1944Sıfıra Doğru
Towards Zero
Başkomiser Battle
Müfettiş James Leach
1944Yılan İçini Döktü
Death Comes as the End

1945Şampanyadaki Zehir
Sparkling Cyanide

also Remembered Death
Albay Race
1946Hollow Malikanesi Cinayeti
The Hollow

also Murder After Hours
Hercule Poirot
1948Şeytan Dönemeci
Taken at the Flood

also There is a Tide...
Hercule Poirot
1949Çarpık Evdeki Cesetler
Crooked House
Charles Hayward
1950Cinayet İlanı
A Murder is Announced
Miss Marple
1951Bağdat'a Geldiler
They Came to Baghdad
Victoria Jones
1952Bayan McGinty'nin Ölümü
Mrs McGinty's Dead

also Blood Will Tell
Hercule Poirot
Ariadne Oliver
1952Zarif Bir Cinayet Gecesi
They Do It with Mirrors

also Murder with Mirrors
Miss Marple
1953Cenazeden Sonra
After the Funeral

also Funerals are Fatal
also Murder at the Gallop
Hercule Poirot
1953Porsuk Ağacı Cinayeti
A Pocket Full of Rye
Miss Marple
1954Bilinmeyen Hedef
Destination Unknown
also So Many Steps to Death

1955Üç Yanlış Üç Ceset
Hickory Dickory Dock
also Hickory Dickory Death
Hercule Poirot
1956Sonuncu Kurban
Dead Man's Folly
Hercule Poirot
Ariadne Oliver
195716.50 Treni
4.50 from Paddington

also What Mrs. McGillicuddy Saw!
also Murder She Said
Miss Marple
1958Şahidin Gözleri
Ordeal by Innocence

1959Kapı Tekrar Vuruldu
Cat Among the Pigeons
Hercule Poirot
1961Ölüm Büyüsü
The Pale Horse
Inspector Lejeune
Ariadne Oliver
1962Kırık Ayna (Ve Ayna Kırıldı)
The Mirror Crack'd from Side to Side

also The Mirror Crack'd
Miss Marple
1963Ölüm Saatleri
The Clocks
Hercule Poirot
1964Ölüm Adası
A Caribbean Mystery
Miss Marple
1965Cinayetler Oteli
At Bertram's Hotel
Miss Marple
1966Üçüncü Kız
Third Girl
Hercule Poirot
Ariadne Oliver
1967Geceyarısı Cinayeti
Endless Night

1968Pembe Evdeki Ölü
By the Pricking of My Thumbs
Tommy ve Tuppence
1969Elmayı Yılan Isırdı
Hallowe'en Party
Hercule Poirot
Ariadne Oliver
1970Frankfurt Yolcusu
Passenger to Frankfurt

1971Ölüm Meleği
Nemesis
Miss Marple
1972Filler de Hatırlar
Elephants Can Remember
Hercule Poirot
Ariadne Oliver
1973Kader Kapısı
Postern of Fate

Son Tommy ve Tuppence Romanı
Tommy ve Tuppence
1975Ve Perde İndi
Curtain
Son Hercule Poirot Romanı
Hercule Poirot
Arthur Hastings
1976Uyuyan Ölüm
Sleeping Murder

Son Marple Romanı
Miss Marple







Doğum günü imiş bugün Kazım Koyuncu'nun..Dido ile yad etmekten başka ne gelir?

Canım arkadaşım nice yaşlara,mutlu yıllara..Senin için bu;


# lerin yerine ne gel#ek bul bakalım??

$
0
0


Yalnızlar günü diye bir gün peyda etmişler..Ben se#gililer gününe de gı#ık bir insan olarak elbette bu güne de kıçımın bi tarafıyla güldüm..Çin'de kasım ayının 11.günü yalnızlar günü olarak kutlanmaktaymış..Kasım 11 olmasının sebebi işte ; 11.11..Te allam! Bu özel günde!! insanlar kendilerini farkettirmek için istedikleri kişiye bir  #ediye (başında bir #afr eksik bak yine oldu kla# yem bazı #arflere basmıyor napimm!! yoksa soyumdaki göçmenlikten değil yani) alıyorlarmış..Çinliler bu yıl yine yeni yeniden bir rekora imza atmışlar..İnternette 13 saatte 1.3 milyar a#roluk (bunda da eksik #ar ben yazamıyorum sen bul :) alışeriş yapmışlar..Kimden çıktı bu olağanüstü fikir peki? Okuduğum yerlerde 90'lı yıllarda se#gilisi olmayan Çinli öğren#ilerin  yaptıkları bi abukluk olduğu yazıyor..Ha ben bunu yer miyim? Ya bu #e benzeri tüm ama tüümmm safsatalar daaaaa#aaaa çok para akıtalım bu sistem da#a çok büyüsün bizi yutsun diye değil mi yaa?? Ben mi çok paranoyakım nolur deyin bana??




                           

Sürekli sürekli sürekli çalıyor..Yataktan kalkamıyorum...

$
0
0
Biliyorum her yeni şey keşfettiğimde aynısını yapıyorum; "hayatım bundan sonra daha farklı olmalı.."

Bittabi hayatım değişmiyor ben de..bir müzisyen keşfettim diye.. farklılaşmıyorum gerçekçi olalım..

Ama ama ama bu keşifler bu gözlerin gafletten bir an olsun uyanmaları ,bana günün sıradanlığında okkadar iyi geliyor ki okkadar olur! Her gün güzel olmayabilir ama her gün güzel olan bişi mutlaka olur gibi..

Bugünün güzeli Evgeny Grinko!!!!!



Az önce izlediğim Kim Ki-duk filmini de geçti bu..Filmden bahsetmezsem ayıp olur yuuhh olur bana..Yönetmenini okumasam filmin künyesinde bilirdim yine o olduğunu..Öyle sakin öyle hırçın öyle sıradan öyle göz alıcı ki..Sessiz sessiz etkiliyor, sessizliğin gizemine kapılıyorsun..izlediğim ilk filminde olduğu gibi yine aylarca konuşmama isteği uyandırdı bende..Yaşlı bir adam..7 yaşından beri denizin tam ortasında dünyadan izole bir teknede yaşayan bir kız..şimdi 16 yaşında..Yaşlı adamın hayattaki tek bağı..17 yaşına gelince evleneceği tensel haz kaynağı..Kızın çocukluktan kadınlığa geçişinde rol oynayan genç bir erkek..




Kızın masumiyeti ışıl ışıl, gözlerini kamaştırıyor,diyorsun ki ; sanırım insan değil, o kadar temiz..Sonra bakıyorsun ki iki tahtanın tekneden uzatılmasıyla oluşturulmuş yerde çişini yapıyor ne kadar insani bir ihtiyaç değil mi? Yaşlı adamın yaydan yapmış olduğu müzik aleti dışında duyduğu ilk müzik tekneye balık tutmak için ailesiyle gelen genç çocuğun mp3 ünden duyduğu sesler..Ona sahip olmak ya da kırmızı rugan bir ayakkabıya onu nesnel dünyaya bir adım yaklaştırıyor..MU sahiden??? Genç çocuğa duyduğu garip hisler mi onu gözünü açıp gördüğü yaşlı adamdan uzaklaştıran? Yoksa kadın olmak demek bir sınırı aşıp kendiliğinden hatta hiç farkına varmadan oluşan ince çizgimi? Nasıl yaşamıştık biz nasıl geçmiştik o sınırdan? İlk kimde hissettik kadın olduğumuzu?

Yaşlı adam- çocuk kız- genç çocuk..Hangisinden yana bakıyorsun? Taraf seçmek zorunda hissediyorum kendimi? Neden?
****** 
Ve Evgeny Grinko..Ağzında sigarası,kapişonlu montuyla  piyano çalan kirli sakallı rus müzisyen..Onun hakkında henüz çok fazla şey bilmiyorum ama sanki sterilliğiadım atmamıza engel olan salon müziğini bakın ben bunu böyle yapıyorum diyerek sunmuş..Ve ne olağanüstüüüüü..

Gözümü kapatıyorum ahşap bir yataktayım şiltesi yatmaktan eprimiş..Pencere sonuna kadar açık ve esinti aslında çıplak ayaklarımı üşütüyor enikonu..Olsun içimden kıpırdamak gelmiyor..Nerdeyse kendimi ölü sanacak kadar hareketsizim.Düşünmüyorum sadece çalan müzik..İçime işleyen beni yok edecek sandığım ağır bir hüzün duyduğum..Garip ki mutsuz etmiyor beni..

Sürekli sürekli sürekli çalıyor..Yataktan kalkamıyorum...



Carla Pires

$
0
0

İstanbul Dünya Müzikleri Festivali bugün başlıyormuş..Bu akşam fadocu Carla Pires varmış..Acele edersen yetişirsin..Salon İKSV de..

http://www.iksv.org/tr
  



"İnsanın anayurdu çocukluğudur" JORGE AMADO

$
0
0


Tüyap kitap fuarı başlıyore arkadaşım! 17-25 Kasım tarihleri arasında imiş bu sene 31.yapılacak olan fuar.

http://www.istanbulkitapfuari.com/

Ayy 24 Kasım saat 15.00 17.00 arası  Türkan Şoray'ın imza günü varmış..İşte bu kitapla..Salon 2\407 'de..


Fuarın bu seneki teması "Çocukluğum Yurdumdur" imiş..Ne....(ne yazacağımı bilemedim ne karanlık? Ne uzak? Ne neşe dolu..! Ne belirsiz! Ne gel-git li? Ne korumacı.. Bilemedim belki de hepsi)

Acaba Şirin ve Duru ilerde ne hatırlayacaklar çocukluklarını düşündüklerinde..Hep sevgi dolu anlar hep güven içinde anlar hep aşk dolu anlar hatırlasınlar istiyorum ben.Kulaklarında eskiden çalınan yumuşacık piyano sesleri gelsin istiyorum hatırladıklarında bu zamanları..Daha çok çalışmak lazım bunun üzerine..Bu ayrı bir konu..

Ritüeller olmalı mesela hatırlamaları kolaylaştırmak ve ilerde bunu hep yapabilmeleri için.Mesela her hafta pazar günleri bir kitap alınmalı kütüphane için..Herkes kendi seçmeli kitabını..Bu iyi bir fikir sanırım..

Bir raf düzeneği kurup alınan kitapların onlar tarafından yerleştirilip düzenlenmesini sağlamak lazım..Kitabı sevmesini o kadar çok istiyorum ki..Bana berin sevdirdi..Ben de kızlarıma sevdirmeliyim.Bu çok öncelikli bir görev..Kitap seven çocuk hala hayal değil..Lütfen vazgeçmeyin..

****************

Amin Maalouf'un 8 sene aradan sonra yayınlanan kitabı ; Doğu'dan uzakta..Kitap Y.K.Y'den çıkmış ve 460 sayfa..Fiyatı ise 22 lira..D&R fiyatı ise %25 indirimle 16.49 lira..Oldukça fark var değil mi? Sadece üye olmak yeterli sayfaya..

http://www.dr.com.tr/Kitap/Dogudan-Uzakta/Amin-Maalouf/Edebiyat/Roman/Dunya-Roman/urunno=0000000418164

**********************

Son bi kaç gündür Perihan Mağden'in son kitabı Yıldız Yaralanması'nı görüyorum her yerde..Ben daha önce hiç Mağden romanı okumamış biri olarak bu kitabı merak ettim..

"Birinin başlattığı yangını başka biri söndüremiyor...

Dönmemiş Yıldız. Dönseydi duyar uyanırdı zaten. Beni yaraladı yine, diye düşünüyor. Sonra da yok oldu. O bitmeyen ufak kaçamaklarından birine gitti. Nereye gitti ki? Cengiz Bey'le Maldivler'e gidiyor yarın! Teo Man, diye geçiriyor içinden, anında içi üşüyor. Tabii ya, onunla olmaya gitti. Cengiz Bey'le bir nevi mecburiyetten çıktığı seyahatten önce, hakiki aşkına koştu. Kavuştu.

"Beni niye yaraladın peki? Beni niye hep, habire yaralıyosun? Neyim ben? Kırıp dökeceğin oyuncak bi bebek mi?"

Hikmet Hanım'ın saçının kesildiği gece "oyuncak" demesi geliyor aklına. Haklı işte! Ahçı da haklı, Muhittin de. Onu Yıldız'a karşı uyarmakta haklılar. "Hıncını benden çıkarıyosun. Annenin sana yaptıklarının, herkesin sana yaptıklarının hıncını, intikamını-" Aynaya bakarak bağıra bağıra söylüyor bu lafları."


Kitabın raf fiyatı 18.00 lira.İdefix'de 15.30 tl..D&R 'da 13.49 tl..Ama tabi bi kaç kitap birden almak lazım ki kargo bedeli diye bişi sonucu astarı yüzünü geçmesin.. (Çok kitap için bahane :)))

*****

Ve tabi EMRAH SERBES!!!! 176 sayfa :( az biraz..Kitap 14 lira..Bu raf fiyatı yine..


Arka Kapak

"Annemin öldüğünü anlatma, onun etkisi altında olduğum için kendisini sevdiğimi düşünmesin."
"Tamam Galip."
"Karanlıkta uyuyamadığım için gece lambasını açık bıraktığımı anlatma, beni ottan boktan korkan biri zannetmesin."
"Tamam Galip."
"İlk defa âşık olduğumu anlatma, beni bu konularda tecrübesiz biri zannetmesin."
"Tamam Galip."
"Geçen sene el frenini çekmeyi unutup Kartal'ı boklu dereye yuvarladığımızı anlatma. Malının kıymetini bilmeyen biri olduğumu düşünmesin."
"Tamam Galip."
"Babamın orospu çocuğu olduğunu anlatma. Onu bizzat ben anlatmak istiyorum."
"Tamam Galip."

Gecenin ilk müşterisi olan, sabahçı kahvelerinde, çorbacılarda ayılan genç adamlar. Bazen en anlamsız yüzü yaşamanın ve bazen yel değirmenini arayan içli bir hatıra. Henüz ölmemişler ve ölümle tanışmamışlara yazılmış hikâyeler... Namluya sürülmüş küfür... Büyümemiş bir çocuk... Pati yapan arabalar, yutkuna yutkuna dinlenen şarkılar ve hayattan meseleler. Kutlanan yenilgiler, "hayat kerpiçten bir gökdelen sevgili kardeşim, yanlış bir parantezde yaşıyoruz. Bırak konuşalım, iki çift laf edelim, yüz yüze bakıyoruz..."

Emrah Serbes, hayatı kendine katık eden, sokaktan çağlayan bir sesle yeraltının dumanını anlatıyor bize. Bitmez bir ergen öfkesiyle kuyuya düşmüş çocuklara sesleniyor.

Emrah Serbes'ten parça parça anlar, parça parça anılar, paramparça hikayeler...





 ******

Bu arada bir film girmiş vizyona..The Master..

Konusu kısaca şöyle imiş (henüz izlemedim ondan sebep burdan alıntıdır!


"Eski donanma subayı Freddie Sutton, tüm dünyayı alt üst eden II. Dünya Savaşı'nda cephede görev aldıktan sonra ülkesine döner. Fakat bundan sonra ne yapacağı, hayatını nasıl şekillendireceği konusunda kararsızdır. Tam bir boşluğa düşmek üzereyken The Cause tarikatının karizmatik lideri Lancaster Dodd ile tesadüfen tanışır ve ona tutunur. Sutton kısa bir sürede vaazlarıyla meşhur olan Dodd'un sağ kolu olur; başta neyin içine sürüklendiğini tam olarak bilmese de ilerleyen dönemlerde Master'ın önüne dahi geçecektir...
1950'li yıllara odaklanan yapım The Cause tarikatının din temelli faaliyetlerinin Amerika çapında yayılmaya ve gitgide popüler olmaya başlamasını merkezine alıyor. Senaryosu ve yönetmenliği, Kan Dökülecek filmi ile Oscar adaylığı da olan Paul Thomas Anderson'a ait olan filmin başrollerini Philip Seymour Hoffman ve Joaquin Phoenix paylaşıyor..."

Orjinal fragman;





Okunacak çok kitap,izlenecek bisürrüüü film var..Devam edecek...

Aklıma şimdi geldi..Bi de çocuklar için çocuk kitaplarını araştıralım bakalım neler var neler yok..


Ne dediğini anlamadan yürek acıtan şarkılardan işte Folon'a..Ve benim İstanbul'umdan arda kalanlar..

Viewing all 71 articles
Browse latest View live